İngilizce Türkçe notlar
ingilizce için yararlı olabilecek notlar, umarım faydalı olur.
Cümle kalıpları:
- I am now going to put myself into your place.: Şimdi kendimi senin yerine koyacağım.
- You are going to place the plates.: Tabakları yerleştireceksin.
- My phone says it is goint to rain tomorrow :Telefonum, yarın yağmur yağacağını söylüyor.
- The problems are not going to resolve on their own. : Problemler kendi başlarına çözülmeyecekler.
- We are going to sell your art to make a living.: Geçinmek için sanatını satacağız.
- is he going to want to come with us : Bizimle beraber gelmek isteyecek mi?
- I do not know what you are going to ask.: Senin ne soracağını bilmiyorum.
- The student is going to achieve what he wants. : Öğrenci istediğini elde edecek.
- He has told the police what happened.: o polise ne olduğunu söyledi.
- they tell us who they are : Onlar bize kim olduklarını söylerler.
- I know whose son you are : Ben senin kimin oğlu olduğunu biliyorum.
- What he said is not true.: Onun söylediği doğru değil.
- She is the woman whom I hate.: benim nefret ettiğim kadın o
- What he said is not true.: onun söylediği doğru değil
- This is the village in which my father was born.: Bu benim babamın doğduğu köy.
- whom do we pay: biz kime öderiz.
Alıştırma için Bazı cümleler:
- each word has its definition: her kelimenin kendi tanımı vardır.
- what is the recident for that : onun sebebi nedir.
- they came to the same conclusion : onlar aynı sonuca ulaşır.
- He has personal reasons : onun kişisel sebepleri var.
- The judge reached a conclusion : Hakim bir sonuca ulaştı.
- the weight is on the other side : ağırlık öteki tarafta
- The definition of family has changed.: Ailenin tanımı değişti.
- He tried to prevent the investigation. :Soruşturmayı önlemeyi denedi.
9.These distances are a measure of the position. : Bu mesafeler pozisyonun bir ölçüsüdür. - The weight is on the other side. : Ağırlık öteki tarafta.
- The colors will change in the next edition. : Renkler bir sonraki basımda değişecek.
- I do not know which beer he drinks.: Ben onun hangi birayı içtiğini bilmiyorum.
Türkçede her şeye güzel denebilir ancak ingilizcede bu böyle değildir. Güzel anlamına gelen birçok kelime vardır ve bu kelimelerin kullanımı farklılıklar gösterebilir.
- Beautiful: Göz kamaştırıcı seviyede güzel, fiziksel
anlamda kullanılabilir. - Nice: hoş anlamında veya güzel bir şut derken "iyi
bir şut" anlamına gelecek olan "Güzel".Exciting and Nervous
Exciting: Dört gözle beklemek anlamındaki
heyecanlanmak.
Nervous: Telaşlanmak anlamındaki
heyecanlanmak.Make and Let verbs
Make ve Let fiilleri kendinden sonra ne gerund (ing) ne de infinitive (to) alırlar. Bunlardan sonra gelen fiiler yalın halde bulunurlar...
- Will you let him go with his friends?
Kelime kelime çevrilemeyen cümleler(Kalıp cümleler):
- The police are after us: Polisler peşimizde
- They had found out everything : Onlar her şeyin farkına vardı
- will he get well soon? : O yakında iyileşecek mi?
- I will get used to it : ben ona alışacağım
- I will pay attention to her : Ben ona dikkat edeceğim
- that is why I will swim now : Bu yüzden şimdi yüzeceğim
- By then: O zamana kadar anlamında kullanılabilir.
- I mean : Demek istediğim
- I mean it this time : Bu sefer ciddiyim.
- We wanted to call up and answer it personally : Arayıp bizzat cevaplamak istedik.
- I mean, haven't you done your own challenge? : Demek istediğim, kendi meydan okumanı yapmadın mı?
- Why don't you come by on Sunday? : Pazar günü neden uğramıyorsun?
- It's half past ten : Saat on buçuk.
- I will think about you : Seni düşüneceğiz
- I will count on you : sana güveneceğim
- He listened to both sides : O iki tarafı da dinledi.
- Not everyone has these opportunities : Herkes bu fırsatlara sahip değil
- It is very important to get enough rest : Yeterince dinlenmek çok önemlidir.
- If you never give up : Asla pes etmezsen
- I used to detest taking naps : Eskiden kısa uyumaktan nefret ederdim
- I used to pick my nose : Eskiden burnumu karıştırırdım.
- You don't brush your teeth any longer?: artık dişlerini fırçalamıyor musun?
- I hope this helps someone else too : Umarım bu başkasınada yardım eder.
- Do you mind if I kiss your puppy : Köpeğini öpmemin sakıncası var mı?
- go for it : kafana göre takıl
- We have talked about nothing but the virus for two years : İki yıldır virüsten başka hiçbir şey konuşmadık.
- stick your tongue out : dilini dışarı çıkar
- The old woman has lost her sight : Yaşlı kadın görme yeteneğini kaybetti.
- I am in debt to you : Sana borçluyum
- Is this your opinion: Bu senin düşüncen mi?
Synonyms sentence
- Do what you want : go for it