English Sentences
example sentences for english:
- Use your time well!: zamanını iyi kullan.
- They are more or less the same.: Onlar hemen hemen aynıdır.
- How large is the population of this city?:Bu şehrin nüfusu ne kadar büyük?
- I want to be able to speak English.: Ben ingilizce konuşabilmek istiyorum.
- Do not leave the door open!: Kapıyı açık bırakma!
- We want to apply to be students there. :Biz orada öğrenci olmak için başvurmak istiyoruz.
- Though she is small, she is pretty. : O, küçük olduğu hâlde güzel.
- Anything else to consider? : göz önüne alacak başka bir şeyin var mı?
- I want you to repeat the question.:Soruyu tekrarlamanı istiyorum.
- I think that is something that we need to consider. : Bence o bizim göz önüne almamız gereken bir şey.
- To listen to the messages, press three.: Mesajları dinlemek için, üçe basın.
- No, not until you open it.: Hayır, sen onu açana kadar değil.
- Go look for it! : git ara onu.
- I look like you.: sana benziyorum.
- They present the day after tomorrow.: Onlar öbür gün sunarlar.
- I do not want to listen to you.: Seni dinlemek istemiyorum.
- I do not hear much.: Ben çok duymam.
- you need to listen to this: Senin bunu dinlemen lazım.
Other sentences:
- not all the reviews were positive: Bütün eleştiriler olumlu değildi.
- Here's my account number.: İşte benim hesap numaram.
- I listen to their call.: Ben onların konuşmasını dinlerim.
- Give me a call tonight!:Beni bu gece ara!
- My father is one of the members.:Benim babam üyelerden biridir.
- That was an act of love.: O bir sevgi hareketiydi.
- My father believes in the value of education.
- I think so too: Bencede öyle
- He likes food, so he eats.: O, yemeği sever. Bu yüzden yemek yer.
- I am not as tired as you.: Ben senin kadar yorgun değilim.
- I run once a week.:ben haftada bir kez koşarım.
- He is pretty interesting.: O, oldukça ilginç.
- Then and now: O zaman ve şimdi.
- he drinks and then writes: O, içer ve sonra yazar.
- He is a waiter and also an actor.: O, bir garson ve de bir aktör.
- She speaks English well.: O ingilizceyi iyi konuşur.
- We need at least an hour.: Bizim en az bir saate ihtiyacımız var.
- Your books are as interesting as ever.: Senin kitapların her zamanki kadar ilginç.
- The food is expensive as ever: Yemek her zamanki gibi pahalıdır.
- They are more or less the same.: Onlar hemen hemen aynıdır.
- Do you think that he is older than me?: Sence o benden daha yaşlı mı?
other notes:
- How many: kaç tane, How much: Ne kadar.
- Yes, even you!= Evet sen bile
- He is just a child: O sadece bir çocuk.
- I do not even have a brother.: Benim erkek kardeşim bile yok.
- Please go away!: Lütfen uzaklaş!
- Is it at least possible?: O, en azından mümkün mü?
- Get to the point: Lafı dolandırmadan konuya gel, Sadede gel
- Let's go down to business.: Hadi asıl konuya gelelim.
- just spit it out already!: Hadi çıkar ağızındaki baklayı!
- who is prettier?: Kim daha sevimli?
- my girlfriend is prettier than other woman: Kız arkadaşım diğer kadınlardan daha sevimli.
cahos:
- Did something happen?: birşey oldu mu?
- How did it happen?: nasıl oldu
- She had given me the address but I was not able to find the house.: O, bana adresi vermişti ama ben evi bulamadım.
- They had found out everything.
words:
- Pretty : sevimli, oldukça